4 Ağustos 2014 Pazartesi

Şemsiye 26 (Şemsiye'den Selam Var )

      Esselam, ben Şemsiye. Bu zamana kadar hep içimi döktüm size kendimden bahsetmedim değil mi? Aslında hiçbir zaman asıl görevimi yerine getiremedim çünkü maddi bir kimliğim olmadı.  Ben sahibim Esra' nın hayalî bir yoldaşıyım. Dertlerinin sıkıntılarının  şemsiyesiyim bir nevi.  Esra ne zaman derde düşşe yağmura yakalanan ben oluyorum.  Bu yüzden adım yağmura yakalanan şemsiyeye çıktı ya zaten. Bildiğimiz yağmur olsa bir güneşe bakar fakat dert çile yağmuru öyle kolay kolay dinmek bilmiyor. Bazen çok fırtınalar birikiyor içimde. Baş etmeye çalışsam da çoğu zaman bu mümkün olmuyor. Bir şemsiye olmak zor bu yüzden. Alıp gitsem diyorum başımı eski bir ardiyede ölümü beklesem... Sonra vaz geçiyorum, utanıyorum bu fikirden. Sahibimi yarı yolda bırakamam. Bir günlük niyetiyle yola çıkmıştı benimle. Sadece içini dökmek istemişti. Bir dost niyetiyle bana tutybmak... Gün geçtikçe bambaşka bir hal aldı aramızdakiler. Kuvvetli bir bağ ile bağlanmıştık sanki  birbirimize. Her acının konusu farklı olsa da paylaşılanlar aynıydı. Kelimeler birdi, cümleler aynı şeyden bahsediyordu. Durup dinlemekti aslında benim yaptığım.  Sessizce Esra'nın kalbinin üzerinde durup onu dinlemek.  Genelde mevsim hüzündü oralarda. Hüzün şairin ekmeği imiş ya ondan belki yazdıklarının bunca hüzünlü olması...
       Velhasıl güzel aslında zifiri bir yağmurda şemsiye olmak.  Zoru severim.  Herkes ıslanabilir bahar yağmurlarında. Fakat önemli olan karda kıyamete şemsiye olabilmek... Her daim içimdekilere kulak verip beni dinlediğiniz için teşekkür ederim😊
Yağmurlarda şemsiyesiz kalıp yağmuru hissetmeniz temennisi ile.  Hoşça kalın.

     Yağmura Yakalanan Şemsiye☔

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...