12 Ocak 2018 Cuma

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER
MUSTAFA KUTLU
Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılmaz oluyor. İçimizden, başka zamanlara başka diyarlara…
İşte bu da tahammüllerin öyküsü.  Geçmişe yabancılaşmanın… Bir medresenin şadırvanında yıkanmış yüzlerin ileride içkinin etkisi ile nasıl nahoş, şımarık bir surete büründüğünü anlatıyor kitap. Öyle sade ki dili akıp gidiyor. Ağırlaştıran terkipler hantallaştıran kelimeler yok.
Dava uğruna Hakk için koşturan o gençler. Ah o gençler…  Bu kitabı lisede bir hocamız önermişti. O not kağıdı yıllarca dolaştı defterden deftere. Okumak bu zamana nasipmiş. Beklediğime, unutmadığıma değmiş.


Şira-i Yemaniye

*Ramazan Şenses - Bu Dere Baştanbaşa Ayvalı Bağ






Adapazarı-SAKARYA
Kasım/2013



Şemsiye 84 ( Gökteki Sarı Balık 13)

UZUN HİKÂYE
MUSTAFA KUTLU
“Babam Münire’yi kaçırmış ben de Feride’yi kaçırayım bir uzun hikâye olsun.”
Hikâyenin hakiki uzunluğu ile insanda uyandırdığı uzunluk ters orantılı. Kitap hiç bitmesin istiyor okuyan. Mustafa Kutlu hikâyeyi yarıda bırakıp zihnimizde tamamlamamızı istemiş. Ali’nin hikâyesini o anlatmış, oğlu Mustafa’nınkini bize bırakmış. Bir Kasım ayında içim ısındı adeta. Ali ile Münire’nin sevdasına imrendim. O huzurlu aileye, baba-oğul ilişkisine… Aşk, fedakarlık, dostluk. İçinden tren geçen kitaplar vardır. İşte bu sefer tren içinden değil tam da ortasından geçmiş sayfaların. Vagon bir evde yaşamanın güzelliği. Sanırım onu hiç unutmayacağım. Altını hiç çizmedim satırların. Çünkü tüm hikâyeyi zaten çok sevdim. Daha da güzel olsun derseniz şöyle eskilerden bir şeyler dinleyin. Neşet Ertaş, Özdemir Erdoğan, Ayla Dikmen…
Kitabı okuduktan sonra mutlaka filmini de izleyin. Kenan İmirzalıoğlu ve Tuğçe Kazaz başrolde. Normalde ne zaman bir kitap film olsa bir şeyler eksiliyor kitaptan. Fakat bu sefer öyle olmamış. Filmi de en az kitap kadar aynı tadı veriyor… Filmden birkaç kareyi hemen aşağıda paylaşıyorum:







Adapazarı-SAKARYA

Kasım/2014 

Şemsiye 83 ( Gökteki Sarı Balık 12 )

TÜRKİSTAN GECELERİ
NECİP EL- KİYLÂNÎ
Bu kitaba roman dersem haksızlık etmiş olurum. Çünkü burada yaşananlar sizin bizim kadar gerçek. Bu kitabın bir kalbi var. Bu kitap nefes alıyor. Hani bir fotoğraf var ya ödüllü. Afrikalı bir çocuk son nefesini vermek üzere. Başında bir akbaba. Ve bunu fotoğraflayan fotoğrafçı.  İşte bu kitap p küçük çocuk. Sömürgeciler akbaba. Müslümanlar da fotoğrafçı.
1931-1951 yılları arasında Türkistanlı kardeşlerimi<in Çin ve Rusya’ya karşı verdikleri o tarifi imkânsız direnişi anlatıyor. Türkistan İslam âleminin gizli içten içe kanayan yarası. Filistin nasıl ulu orta kan ağlıyorsa Türkistan da böyle işte. Kitabı okudukça nasıl da unuttumuz bir yarımızı parçaladığımızı göreceksiniz. Yazar Necip El- Kiylânî’nin yıllar sonra Mekke’de Mustafa Murat Hazret ile tanışmasının ardından unutulmuş belde ve onun hazin hikâyesi gün yüzüne çıkıyor. Mustafa Murat Hazret 70’li yaşlarda Türkistanlı biri. Orada yaşamış görmüş ve Keşmir’e kaçabilmeyi başarmış.


Adapazarı-SAKARYA
Ekim/2014


Şemsiye 82 ( Gökteki Sarı Balık 11 )

ŞEKER PORTAKALI
J. M. D. VASCONCELES
Herkesin genellikle çocuk yaşlarda tanıştığı Zeze ile ben yirmili yaşlarımın ortasında tanıştım. Bilmiyorum iyi mi ettim bu kadar geç tanışmakla kötü mü ettim yoksa… Daha ilk cümleden insanın yüreği cız ediyor. Günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü.” 
Bu küçük çocuk sizi o muhteşem hayal dünyasında oradan oraya sürüklüyor. Zeze herkesin kahramanı oluyor kitap bittikten sonra. Bu ismi düşününce zihnimde nedense çok sevimli sempatik bir çocuk canlanıyor. Beyaza yakın sarı saçlarıyla gülümseyen beş yaşlarında yarı kızıl dereli bir çocuk… Portekizli ise çocuğa dost olan başka güzel insan. Satır aralarına tebessümleri iliştirdim bazen. Bazen ağlamaklı oldum.
Minguinho diğer adı ile xururuguinho. Cılız bir şeker portakalı ağacı.
Bir dost.
Bir iç çekiş.
Küçük bir çocuğun o güzel dünyasının sembolü.
Tüm bunların gerçekten yaşanmış olması ise kitabı daha dokunaklı bir hale getiriyor. 

Şira-i Yemaniye


* İki tane film tavsiye edeceğim  Şeker Portakalı adında.
Önce 2012 yapımı olanı izledim Türkçe dublajdı.  Dublajlı filmler her zaman yapmacık gelir bana animasyon haricinde. Bu da biraz öyleydi. Ve kitaptan aşırı bağımsızdı.  Kitaptakileri filmde bulamayınca hayal kırıklığına uğruyor insan. Alt yazı sevmeyenler bu filmi izlerlerse hazırlıklı olsunlar.  2. filme gelince 1970 yapımı alt yazılı. Bizzat ana dilleri ile izleyince daha çok benimseniyor. Ben bu filmi daha çok beğendim. Ayrıca buradaki Zeze daha sevimliydi. Olaylar ise kitaba uygundu. Hatta altyazılar okuduğum kitabın çevirmeninin çevirisiydi. ( bu nasıl bir cümleyse artıkJ )  Kitabı görüntülü okuyormuş gibi oluyorsunuz yani. Zeze’nin yanında diğer karakterler de oldukça sıcaktı. Hayalimdekine daha yakın… Minguinho bile…
* Chico Viola – Morreu Con Tonico  e Tinoco
                       – Lourenço e Lourival
* Güneşi Uyandıralım (2.kitap)
*  Delifişek (3.kitap)
Çorlu- TEKİRDAĞ

Aralık /2015

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...