15 Mayıs 2015 Cuma

Şemsiye 45 ( Sakarya Güncesinin Son Sayfası )

Koca bir vedayı başlatıyor gibiyiz. Çok değil birkaç hafta sonra hepimiz bambaşka yerlerde olacağız. Yıllardır bugünü bekliyoruz aslında. Her sınav haftası "bitse de kurtulsak" diye yakınmalarımız artık cılız seslerden ibaret. Zira şimdi ayrılığın eşiğindeyiz. Her şeyin sonu. Son dersler, son sınavlar, son arkadaşlarla bir şey yapmalar...

Bundan yaklaşık 5 yıl öncesiydi. Üniversite tercihlerini yapacağım zaman, koydum önüme Türkiye haritasını ve bir kaç şehir  beğendim kendime. Bursa, Samsun, İzmir, Isparta, Sakarya...
5 yılımın geçeceği şehir Sakarya'ydı evet. Hiç bilmediğim, görmediğim tamamen yabancı bir şehir. Eylül ayı ile birlikte ilk yolculuğum başladı, peşine onlarca yolculuğu takarak.
Nasıl yapacaktım diye bir korku varken içimde, şimdi nasıl gideceğim diye bir endişe çöreklendi yüreğime. Halbuki yıllardır "ne zaman bitecek artık? Bıktık bu ödevlerden, quizlerden" diye çok yakındık hep birlikte. Özellikle de bu yıl fazlasıyla yorulduk formasyon ve staj da eklenmiş olan tempomuza. Okul bitecek ve biz derin bir nefes alacağız. Ama sonrasında özleyeceğiz...
Her gidiş yeni bir başlangıç demek. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile yepyeni bir sayfa açıldı hayatımızda. Sona yaklaşınca insan unutuyor yaşadığı tatsız günleri ve geriye sadece güzel anılar kalıyor genelde. Sonuna geldiğimiz bu sayfada, sadece güzel anılar olsun olur mu?
Güzel dostluklar kurduk , anılar biriktirdik heybemizde.  Bunun yanında zorlandığımız ağladığımız  üzüldüğümüz zamanlar oldu. Mesela benim Adapazarı'nın her sokağında ne kadar tebessümüm varsa bir o kadar da gözyaşım var...
Her temas iz bırakırmış. Kayıt için kampüse doğru giderken  Sapanca'nın mavi havasını içime çektiğimde oldu ilk temasım bu şehre...

Birlikte olgunlaştık. Alışamadık ilk zamanlar. Yurtlar evler insanlar üzerimize geldi. Ardından daha bir kaç ay öncesinde tanıdığın o kişi omzuna dokunup üzülme dediğinde yavaşça geçti hissedilen acılar. O kişi bazılarınızın hala yanıbaşında değil mi? Hala dost eli omuzunuzda :)

Bu beş yıla ne de çok şey sığdırdık;
Saü İF'nin vaz geçilmezi sınavlar. Beş yüze yakın hemen hemen.
Biletler ve yolculuklar. Otobüs, uçak, tren. ( Ben sakladım ilk ve son biletimi :) ) O  kadar çok yolculuk yaptık ki dünyayı iki üç kere turlardık herhalde :)
Özlemler. Ne özledik ama. Uzaklarda bırakıp da geldiğimiz herkesi. Hele ilk yıllarda zaman hiç geçmiyordu sanki tatilin gelmesi için.
Alışveriş. Çark Caddesi'nin bir ucundan başlayıp öbür ucunu bulamamak. Ah, kızlar!   :)
Fotokopiii. Kadir abiyi zengin ettik evet :) Normal ders notlarının yanında -belki lazım  olur yaa- diye arkadaşların notlarından da bir kopya çektirmesek olmazdı.
Sapanca, Taraklı, Acarlar Longozu, Maşukiye ve daha pek çokları. Piknikler geziler...
Kimi zaman kuru fasulye pilava talim ederken kimi zaman da delicesine sevdiğimiz yiyecekleri yediğimiz günler oldu.
Onlarca film izledik. Kimi sinemada kimi odanın karanlık bir köşesinde.
İstifade ettiğimiz çok değerli bilgiler öğrendiğimiz değerli hocalarımızı anmadan olmaz. (Hepsinden Allah razı olsun bu arada)
Binlerce fotoğraf çekildik. Her fotoğrafta biraz daha büyüdüğümüzü fark ettik.

 İşte daha böyle aklıma gelmeyen sayısız şey var. Beş yılın özeti nasıl yapılır bilemiyorum.  Okulumuzun bahçesinde geçmişime bakarken, anlık duygularla yazdığım bir yazı oldu aslında bu.

Rabbime binlerce şükürler olsun. Sizleri, çok güzel insanları tanıma fırsatı verdiği için. Başka bir şehirde başka şartlarda tekrar karşılaşırız belki. Okulun Yağmura Yakalanan Şemsiyesi'ni,  ZifiRi'sini unutmazsınız değil mi :)

Bir hakkım varsa helal olsun. Hayatıma girmiş olan herkese ve yaşadığım her şey adına teşekkür ederim...

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...