Çok uzaklarda kalmıştı adın.
Bir sabah vakti gözlerim acırken ve demli çayım soğurken beyaz komodinin üzerinde bir kere daha hayata geç kalışıma efkarlandım.
İç çektim.
Üzerimdeki ölü toprağına baktım.
Sanki her an içine çekiyordu beni.
Soğuk çaydan bir yudum aldım.
Lezzeti kaçtı sabahımın.
Dünya telaşlarının bir köşesinde öyle sessiz sedasız çile doldurdum.
Bir kütüphanenin en tozlu kitabında bir üfleyiş gerginliği ile yaşamaya koyuldum.
Eskileri severdim.
Siyah beyaz bir fotoğraf oldum.
Şimdi herkesten uzak ketum bir yalnızlığa baş koydum.
Bu adaletsiz dünyada hayallerime atılan düğümleri çözmek için yoruldum.
Ellerim titriyordu.
Düğümler birbirine giriyordu.
Gözlerim...
Alev almış yanıyordu.
Ab-ı hayatım neredeydi?
Yetişin diyorum, neredeydi kaybolan zamanım?
Gözlerim...
Güneşe bakarken yeşil, geleceğe bakarken ürkek.
Gözlerim diyorum ışığı nerede bulsa rengini ona veriyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)
YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...
-
Ah çocuklar, bayım! Ne kadar da masumlar... Ölmesin onlar. Onlar ölürse insanlık ölür değil mi? Savaşlar! Savaşlar onlara göre değil. Açl...
-
Ellerim bu kadar titrerken nasıl yazabilirim? Yüreğim çığlık çığlığa ve ben ölürcesine susuyorum! Kulağımda acıklı bir türkü. “Hey gidi K...