30 Temmuz 2017 Pazar

Şemsiye 69( Hira Suskunluğu)

Belki de sıkılanlar ve konuşanlar olarak kaybettik bir şeyleri.
"Allah'a ve ahiret gününe inan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun" buyurur Peygamberimiz(sallallahu aleyhi vesellem).
Bu düstur üzere yaşamalıyız.
Ama gel gör ki ölü kardeş eti ile beslenir olmuşuz.
Çocukların birinden öğrendim ben bugün bunu. Susulması gerektiğini. Konuşmanın elzem olduğu durumları.
Biraz susalım ve Nebevî bir tavır takınalım lütfen.
Ki İslâm Dini bir Hira suskunluğunun bir içe dönüşün sonunda geldi.
Peki ya neden bunca gürültü patırtı?


19 Temmuz 2017 Çarşamba

Şemsiye 68 (Eski Defterler 4)

Bir Cuma yorgunluğu var üzerimde.
Çekilmez bir haldeyim. Yüzüm asık.
Gülümseyesim yok.
Kötü rüyalardan henüz uyanmış gibiyim.
Önüm çok karanlık. Rast gele yürüyorum.
Yaralıyorum bir yerlerimi.
Bir şiir değil bu. İçimi döküyorum yalnızca.
Hani şu boğazımdaki düğümler var ya, onları anlatmaya çalışıyorum.
Kalabalıklar!
Anlıyorsunuz değil mi beni?
Yoksa yine bir düğüm daha mı atıyorum yutkunamadığım kelimelere?
Keşke diyorum biri beni çok sevse...
Çünkü seversek aydınlarınır ülkemiz.

Şemsiye 67 ( Eski Defterler 3)

Sevdâ denilen trenin altında kaldım.
Sabah vakti havalanan bir güvercinin kanadından yuvarlandım.
Kırılan kalbimin parçalarından bir karanlık inşaa ettim.
Hapsettim kendimi oraya.
Ölü mavi bir kelebekle günlerce aynı yerde kaldım.
Ağladım.
Bir tren garında umutlarımı uğurladım.
Bir güvercinin kanadında hayallerimi uzak diyarlara yolladım.
Ağladım.
Uzaklara mektuplar yazdım.
Cevap alamadım.
Geçmişe dair ne varsa hepsini bir şiirle zamana bıraktım.
Ağladım.
Sustum.
Yeni bir hayat başladım. 

Şemsiye 66 ( Eski Defterler 2)

"Halbuki ben masalı olan bir adamdım." diyor Tanpınar.
Sahi masalı olan adamlar kaldı mı şu zamanda?
Sımsıkı sarıldığı düşlerle bir kadına can verenler var mı hâlâ?
Benim tanıdığım bütün adamlar masallarıma mani oldular.
Ben kötü olamadım onlar kadar.
Nasıl kötü olunur bilmem de.
Annem bana sadece iyi olmayı öğretti.
Ben artık korkuyorum.
Masalıma musallat olan kötü kahramanlardan.
Korkuyorum yarım kalmaktan...

Esra zifiRi

Şemsiye 65 ( Eski Defterler 1)

Uzaklarda bir yerlerdesin.
Kendi içine çekilip yaralarını yine bir başına iyileştirmeye çalışıyorsun.
Ses etmiyorum.
Susuyorum aramıza ördüğün o koca duvara.
Berlin Duvarı bile yıkılmışken bizim duvarımız mütemadiyen büyüyor göğü delercesine.
Kalbimde bir ağırlık var.
Mutsuzsun biliyorum.
Canın yanıyor.
Ya da kendimi öyle avutuyorum.
Belki de başka insalarla başka hayatlara yelken açıyorsun.
Başka limanlara sığınıyorsun.
Benim kıyımdan gideli çok oldu değil mi?
Ya da bilmiyorum ben bir obsesifim.
Sana dair ne varsa kendi içimde kuruyorum ve sonra sahne alışını izliyorum.
Trajedinin dramın dibine vuruyoruz hayalinle.
Hadi ağlayalım!

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Şemsiye 64 (Semt Çocukları )


Ah, bu semt çocukları. 
Hep platonik sevdiler.
Hiç cevap gelmedi yazdıklarına.
Kimi yollara kimi duvarlara yazdı sevdasını. 
Kamu mallarıyla ilan-ı aşk ettiler.
Kırmızı sprey boyalarla özlediler.
İmlâ hatalarından hiç utanmadılar sevdiklerinin gözlerine baktıkları kadar.
Varoşça sevgiler biriktirip sundular Leylâ belledikleri sosyete kızlarına.
Ah bu semt çocukları.
Aşkları yüreklerine sığmadı ki yol kenarlarına sığsın.
Yarım kaldı kelimeleri.
Yazması kolaydı da yaşaması zordu "unutmanın"
Unutmak için sevmediler ama sevmek için unuttular çoğu şeyi.
Ah bu atarlı semtin gidemeyen çocukları!
Sevdanız yollarda kaldı...


Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...