Ellerim bu kadar titrerken nasıl
yazabilirim? Yüreğim çığlık çığlığa ve ben ölürcesine susuyorum! Kulağımda
acıklı bir türkü. “Hey gidi Karadeniz! Doldi de taşamadi… Etmiyelum sevdaluk. Edenler
yaşamadi…” Sevda neden bu kadar zor? Ayak uçlarıma kadar titriyorum. Yüzlerce
sahne gözlerimin önünden geçiyor. Bilmiyorum. Şu dakikadan şu saniyeden
itibaren hiçbir şey bilmiyorum. Bütün hayallerimi saldım ayrılık rüzgarlarına.
21. Yaşımın son demlerinde senelerce yorgunum! Günlük! Ah günlük! Günlerim gün
gibi geçmiyor ki. Kızgınım… Çoğu insana, çok kızgınım. Bağırsam, yumruklasam
duvarları. Ya da uyusam günlerce. İsyan etmiyorum. İmtihan diyorum. Hatalılar
hatalarını anlayacak. Suçlular cezalarını çekecek…
Ben sadece çocukluğumdaki gibi yumiyum yiyip mısır
çerezlerini dilimle ıslatıp büyük çerez kuleleri yapmak istiyorum. Camdan kaçıp
o büyük armut ağacına çıkıp kendimi boşluğa salmak istiyorum. İnsanlar çok
sevdiklerini neden bu kadar acıtıyorlar, yoksa sevmiyorlar mı?
Buğday tarlalarında koşmak iyi gelir belki. Onların sesini dinlemek, uzanıp öylece
bulutları izlemek… Yakmak istiyorum tüm mektupları resimleri. Silmek istiyorum
yaşananları, En başa almak her şeyi. Bir tren garına… Sabahın erken saatlerine…
Güvercinlere… Yüreğimin sancısı dinmiyor günlük! Şu zaman geçmiyor.
Gülüşlerimin sahte olduğunu bir tek ben biliyorum. Mutluluklarımın kısa..
Cumartesi… Her cumartesi daha da kötü oluyor. Havalar daha gri… Yağmurlar daha
sert... İnsanlar daha kaba, daha acımasız, daha yalancı!
Ben küçük bir kızım. Kırmızı pabuçlarım olmadı hiç. Babam
salıncakta sallamadı. O soğuk demire yaslayıp da başımı sıramı bekledim usulca.
Bir eksiklik vardı. Birileri yoktu. Sonraları anladım ve öfkem o zaman başladı.
Şimdi de yok birileri. Şimdi de terk edilmişlik. Küçük kız yine aynı.
Neden bu kadar çok aşk şarkısı var? Aşk acı veriyorsa
insanlar neden aşık oluyor insanlar?
Titremem geçmiyor günlük… Geçmiyor…
ZifiRi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder