Genç kız katladı kâğıdı usulca ve koydu zarfa. Sonrasında yumdu
gözlerini ve salıverdi kendini bekleyen rüyaya.
Genç adam açtı zarfı usulca ve katlanmış kâğıdı aldı eline. Önce
yutkundu iyice yerleşti oturduğu yere, okumaya başladı:
“Bugün sus ve
sessizce dinle beni. Bugün, doğdun sen.
Tekrar hoş geldin hayatıma. İyi ki geldin…
Öyle sevdim ki seni. Ağlayacak
kadar. Acıyacak kadar. Yalnızlığa gömülecek kadar. Evet yalnızlık! Sen ne kadar uzaklardaysan
ben o kadar yalnızım işte. O kadar acı çekiyorum. Bu acıyı başka şeylerle
bastırmaya çalışıyorum. Gülüşlerim anlık. Mutluluklarım zamanlık. Ve sen! Neden
bunca kalabalıklar içinde yalnız bırakıyorsun beni? Evet, bugün doğum günün ve
ben senelerin hasreti ile yazıyorum doludizgin. İçim sen dışım sen her yanım
sen dolu. Beni biraz gör olur mu gör ve hayal kuralım birlikte. Bulutları
seyredelim yeşil çimenlerde. Zakkum tadında olmasın hayat. Bu sana bağlı.
Yüreğimi sana bağladım ben ve kilitledim tüm kapıları. Artık ne sen
gidebilirsin bir yere ne de ben çıkabilirim.
Bu hasret
korkulu bir rüya. Biraz sabır! Biraz
dayan. Bak ben yanındayım. Yetmez mi? Kalbindeyim. Ben senin hep küçük kedinim.
Ya hiç olmasaydım, hiç gelemeseydim sana? O bana bakan yüreğini hiç
göremeseydim? Ne olurdu, nasıl olurdu? Yaralı bir kelebektim ya hani ben,
kanatlarımdaki tozları yüreğine serpmiştim ve infilak etmişti tüm acılar
oracıkta.
Ne olur gitme kal! Ben çok
güçlüydüm her şeye gücüm yetti de bir şu ayrılığa güç yetiremedim. Başaramadı,
ince kaldı bileklerim. Gücümün yetmediği yerde sen yok musun? Sen benim sağ
tarafım değil misin? Bir kış günü bulduğum güneşim. Sonra bir bahar mevsiminde
kavuştuğum kiraz çiçeğim.
Ne olur tut yüreğimden. İhtiyacım
var benim sana, bir o kadar da senin bana. Bensiz yapamazsın biliyorum. Ben
gidersem savrulursun yalan rüzgârlara. Eski boşluğuna geri dönersin. Bu yüzden
kal yanımda. Dizimin dibinde. Yüzünü seveyim, gözlerine bakayım Rabbimi
bulayım, şükredeyim O’na. Bugün… Doğdun! İyi ki doğdun ve benim oldun Rabbim
bağışladı seni bana eşim oldun! Gülen yüzüm, seven kalbim, neşem, sevdam,
hasretim, öfkem, kıskançlığım, Karadeniz oldun Akdeniz ve biraz da Ege oldun
yüreğimde. Hırçınlığım oldun Karadeniz gibi. Yaz güneşim oldun Akdeniz gibi.
Ege oldun uzaklarımda. Sen çok şey oldun bende farkında mısın? Daha bu neyin
suskunluğu, neyin kırgınlığı, neyin acısı… Sorular… Sorular… Evet, cevapsız o
kadar soru var ki… Kulağımda yine birlikte dinlediğimiz şarkılar.
Ey
çocuk! Sen bana doğdun. Bende doğdun. Siyah bir günde aydınlık oldun. Ne de iyi
ettin sıcacık çayım oldun. Yanında bir de simit. Güzel gider değil mi? Yarısını
vapurla karşı yakaya giderken martılara atarız. Denizde çıkan o köpüklü ize
bakarız. Elma şekeri almayı unutma gelirken. Mavi kanatlarım da olsun yan
cebinde. Takıp uçarız özgürlüğe. Azad ederiz kendimizi bu tutsaklıktan. Eflatun
hayallerimize uçarız. Akdeniz turuna çıkarız. Şelalelerin arkasındaki o
karanlık mağaraları keşfederiz. Minik ellerim büyük ellerinde kaybolur da kış
soğuklarında ısınırız…
Dualar
biriktirdim biliyor musun sana. Her secdeden sonra adını andım.
Zaman inat eder küçük bir çocuk
gibi. Ayağını direr ve alabora olur
bütün gemiler. Herkes olmaz dedi. Olamayacaksınız siz birlikte mutlu!
Devşirdim aklımı başıma ve seni daha çok sevdim.
Yine
ve yeniden doğdun bugün sen…
Karalanmış bir defter çöpte
artık. Zalim insanlar yok, arabozucu, mutsuz kılıcı, can yakıcı. Yeni yaşında
yeni bir hayat armağan ediyorum sana. Kapat gözlerini ve kabul et. Özümse en
derine kadar. Unut geçmişi. Unut yalanları. Unut günahları. Esefle kına
hepsini. Kaç kaçabilirsen en uzaklara onlardan. En uzaklarda ben varım. Koş hadi! Nefesin olurum ben senin. Kanına
kan olurum canına can!
Meşe yeşili bir bakışım kalmış
sende zifiri bir karanlıkta gördüğün… Al
onu, bas bağrına. Bu gece on ikiyi vurduğunda saat, yeni hayatına başla.
Sahtelikleri at! Nefsini darağacında as. O’na yaklaş. Abdest elbiseni giy
üşüyen bedenine, kıyama dur. Yeni bir hayata tekbir getir: “Allahuekber…”
Mektup bittiğinde yüzündeki
gölge, kalbindeki perde kalkmıştı genç adamın. İnsafa gelmişti içinde yaşayan
ikinci insan. Tuttu elinden ve abdest aldılar benliğiyle. Durdular kıyama. Yeni
bir hayata… “Allahuekber!”
23 Ocak 2013
zifiRi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder