24 Haziran 2017 Cumartesi

Şemsiye 63 ( Kayıp Masallar )

Çocuk ruhuma ninniler söylesen.
Bilirsin, hiç büyümem ben.
İçimde çırpınır durur yavru bir serçe.
Bir baharda ben uyurken yuva yapmış yüreciğime.
Neyleyeyim.

Ben bir gelincik çiçeğiyim.
Kırmızı yapraklarıma renk veren sarı bir yol kenarıdır.
Sürgün edildim.
Hapsedildim boynu bükük bir ayrılığa.
Alsan beni, diksen toprağa.
Toprak ki vuslat demek.
Köklerim kavuşsa artık arza.

Ellerimi tutsan ve kayıp bir masal mırıldansan.
Daha da çocuk olurum ben.
Yalan olan her şey yıkılsa
Bir masallar kalsa.
Bir kalbim kalsa.
Ve sen bir kelebeğe dokunur gibi baksan gözlerime.
Bir şarkıyı koklar gibi.
Bir mektubu öper gibi.

Bir serçe kanatlanır kalbimden.



18 Haziran 2017 Pazar

4 Haziran 2017 Pazar

Şemsiye 61 (Bir Kuş Tesellisi )

Sıradanlığımın ve eve kapanışlarımın ağırlığını taşıdım omuzlarımda, yıllarca.
İçimi uzak şehirlere taşıdım, yen bir hayat kurmak adına.
Çocukluğumun nefretini sardunyalara hediye ettim, kurudular.
Çok zor değildi bir çocuğun başını okşamak.
Saçlarıma dokunduklarında ise bir kış indi tepemden aşağı.
Üşüdüm.
Bir sobanın dumanında göz bebeklerimi yakarak ısındım.
Belki görmezdim haksızlıkları...
Sesim kısıldı bir piknik alanında.
Sesim sineme gömüldü.
Papatya fallarına inandım taç yapmak yerine.
"Sevmek" bir papatyaya sığınmıştı. " Sevmiyor"lara kandım.
Şimdi dertlerin beni boğduğu bir şehirde avuç içimdeki çizgilerimden bir resim yapmaya çalışıyorum. Sağ avucumdan güneş çıkıyor.
Diğer avucumdan bir nehir iniyor dağların arasından.
Bir kuş uçuyor, kanatlarına yağmurlar yağmış. 
Bir kuş teselli ediyor beni sanki.
- Her şey iyi olacak!
Her şey iyi mi olacak?


19 Ekim 2015



* Silindi diye üzüldüğüm bir yazı idi, hiç beklemediğim bir anda çıkıverdi karşıma...

3 Haziran 2017 Cumartesi

Şemsiye 60 ( Ramazan Davulu )

Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!Dan!!!

   Sen buna gelenek demişsin ama kardeş bu bildiğin gürültü. :Artık gerekliliğini albenisini yetirmiş bir yöntem. Çoğaldık, şehirler olduk. Hem de çok kalabalık şehirler. Karıştık birbirimize. Artık olmuyor bence. Yürümüyor bu gelenek. Ki zaten İslam ile alakası yok. Alakası olsaydı namaz emredildiğinde Peygamberimiz bu öneriyi kabul ederdi. Onun yerine ezanı kabul etti...
  Anneme sordum anlattı. "Eskiden nasıldı bu davulculuk?"
- Otuz küsür hane vardı köyde. Davulcu köyümüzde yaşayan biriydi. O zamanlar telefonlar çalar saatler nerede. Davulcu her evin kapısına gider uyanana kadar çalardı. Evden biri uyandık dedikten sonra başka bir eve ancak öyle geçerdi. Ona güvenirdik. Bayram namazından sonra da davulcu için para toplanır herkes gönlünden ne koparsa verirdi. Şimdiki gibi kapılara gelip verilen parayı beğenmemezlik yapılmazdı.
Anneme hak verdim. Yaşlısı var hastası var oruç tutmayanı tutamayanı var. Uyuyan bebekler var. Belki sahuru beklemeden yiyip yatanlar ve davulun o gürültüsü ile uyananlar var. Her gelenek devam ettirilecek diye bir şey yok. Ki bunu bu kadar yüceltip Allah'ın emri gibi bağlı kalmak da gereksiz.
 Gelenek zarar veriyorsa miadı dolduysa bitsin orda. Kan davası da bir gelenek mesela, başlık parası vs. Bunlarda diretiyor muyuz? Hayır. Nostaljik bir şeyler arayanlara çok seçenek var. Mahyalara baksınlar büyük camilerin. İftar çadırına gitsinler. Ramazanın geldiğini hatırlamaksa amaç teravihe gidilsin. O kalabalığa girilsin.
Ama lütfen sahura kalkmaya daha 2 saat varken gümbür gümbür geçilmesin. Onun yerine yanık sesli bir müezzin temcîd okusun. Sizler için de şuraya bırakıyorum:

2 Haziran 2017 Cuma

Şemsiye 59 ( Kelime Hikâyesi / Hoşça kal )

Hoşça kal:
Yıllar sonra edilen vedalardan sonra söylenen içinde çok şey barındıran o kısa fakat duygu bakımından yoğun kelime.
Taraflardan biri her zaman daha çok sevmiştir.Daha fazla değer vermiş çaba harcamıştır. Fakat tek taraflı çabalara bencilce verilen kötü karşılıklar sonucunda seven kişi artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir.Tam da o acı noktadan kalbini aşağı bırakmıştır.
Sonuç; paramparça.
Aradan geçen hatırı sayılır bir zamandan sonra bencil kişi pişman olmuş âh ve vahlar ederek seven kişiye değiştiğini, tekrar birlikte olmak istediğini söylemiştir. Ama kalbi çok kırılan seven kişi artık sevmemektir.  Üstüne tuhaf bir öfke de beslememektedir bencil kişiye. Birkaç kısa cümleli konuşmadan sonra yollarını tamamen ayırırlar.  İşte tam o esnada dökülür dudaklardan.

Hoşça kal:
- Gitme.
  Yeniden sev.
* Artık istemiyorum.
- Keşke.
* Artık çok geç.
  Çok sevmiştim oysa.
- Çok seviyorum hâlâ.

Hoşça kal:

İyi dilekten ziyade iki kalbi barındırır çokça.

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...