17 Eylül 2014 Çarşamba

Şemsiye 27 ( Bir Aşk Nihâyesi )


- "Mektup yazamıyorum artık!" dedi Zeynep Ömer'e. " Sana aşk mektupları yazamıyorum eskisi gibi. Ne zaman alsam elime kâğıdı kalemi koca bir boşluk oluyor yüreğim. Hani bir kere sana demiştim ya bana mektup yazar mısın diye. 'Hayır' demiştin 'hayır yazamam sen benim değilsin çünkü. Sen uzaktasın, sen uzaklarınsın.'  Bir insan mektup  yazamıyorsa sevdiğine bir yerlerde yanlış giden bir şeyler var demektir. İncelmiş bir bağ, kopmak üzere bir sevda... Öyle derin derin de bakma bana . İçim gidiyor ela gözlerin har oluyor suretimde. "
Sustu Ömer, bakmakla yetindi. Diyecek çok şey vardı bir o kadar da hiçbir şey. -
Onlar  ne bir  Leyla ne de bir Mecnun'du. Onlardan olsa olsa Gülcan ile İbrahim olurdu. Hani şu Türkân Şoray ile Kadir İnanır'ın Dönüş Filmi'ndeki kahramanlar... Hani şu dramın dipte yaşandığı film. Sahi filmler ve şarkılar bazen neden bu kadar da gerçek. Sevdalar kimilerinin etine kemiğine işliyor, yavaş yavaş yok edip parçalıyor.  Mektup yazamaz, şiir okuyamaz, yaşayamaz hâle getiriyor. Teoman diyor ya hani " birlikte ama yalnız iki yabancı" Öyle işte.  Uyuşuk bir aşk. Sızıdan başka bir şey hissedilemeyen... Belki de mutsuzluklar da dahil aşka. Bilemiyorum...

En iyisi susup karanlığa karşı şu  şarkıyı dinlemek:



zifiRi



Hiç yorum yok:

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...