22 Eylül 2014 Pazartesi

Şemsiye 28 ( Göç Mevsimi )

Tüm şiirler yazılmış sanki.  Yazılmış da bana tek bir mısra kalmamış.  Anlamsız ne kadar kelime varsa boğuluyorum içinde.  Manasızım. Manasızsın. Artık ile başlıyorum cümlelere, noktalarım kendi başına buyruk hoşçakal ile bitiriyor diyeceklerini. Hoşça kal 22 yaşım...  Çoğu şeye tutanamıyorum. Sanki Oğuz'un Tutunamayanlar kitabı bana yazılmış gibi. Kürk Mantolu Madonna benmişim,    Monna Rosa da öyle. 
Biliyorum yine kimse okumayacak bunları. Şemsiyem ve ben  başımızı alıp gideceğiz bir gün. Belki bir sonbaharda,  belki kara bir kışta. Bir dumanlı başım bir kitaplar ve acıklı şarkılar... İşte o zaman yadınıza düşeceğim değil mi? 
Çokça kez öldüm biliyor musunuz? Ne zaman hayal kursam en güzel yerinden vuruldum hayallerimin. Ölmek güzel şey. Vuslat sonuçta. Ne zaman düşünsem ölümü, bir martı kanatlanıyor deniz olmayan gözlerimden. Deniz olmayan yerlerde martı olur mu? 
"Küçüğüm... Ah aman aman küçüğüm, bu yol sana gidiyor..."
Ben de küçüktüm halbuki. Kimsenin yolu düşmedi bana. Hangi dağın patikasıydım ki bunca yalnız kaldım?
Bu yazıyı tüm patikalara bağışlıyorum. Tüm dağ yollarına... Hani bir kere de düşümde görmüştüm Yesrib'i. Dokunmuştum çöl masalına.Hurma dallarına bir sevda asıp da dönmüştüm o gece. Kimse bilmedi... Sahi neden anlattım ki şimdi bunu?  Kimin kime faydası var çoğu zaman...
Bu kez anladım.  Vefasızı beklemek karanlıkları koyulaştırıyormuş. Yıldızları söndürüyormuş. Uzun bir yola çıktım.  Başta yalnız değildim. Sonraları çıkarların çatıştığı bir yol ayrımında yapayalnız kaldım...
İşte tüm afili cümlelerimi orada kaybettim.  Susmayı seçtim. Susup gitmeyi...

zifiRi

1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Biliyorum yine kimse okumayacak bunları." Hayır bayan, bilmiyorsunuz. Yağmurda ıslanmayı ben de seviyorum ama niyçin küssün buna "şemsiye". Hem bazen fırtınalı şiddetli rüzgarlarıyla yağan bir yağmurda en çok da ona tutunmak istiyorum.sımsıkı. Öyle sahipleniyorum ki bazen, sanki benim için yazılmış gibi, tıpki tutunamayanlar gibi. Ben de pek tutunamıyorum galiba...

Hayatın yüzümüze vuran damlaları arasında, dönüp kalbimizin sesini dinleten bir ses şemsiye. İşte o zaman bir "şemsiye"ye sarılmak, belki de aynı duyguları paylaşmak... iyi geliyor işte..."Şemsiyem ve ben başımızı alıp gideceğiz bir gün" Heyyy, bir yere giderseniz lütfen beni de götürün. Şemsiye konuşunca, susturduğum iç sesim oluyor. Bir gün yağmura yakalanırsak diye ıslanmak gerçekten güzel ama, yanımızda olsun "şemsiye". Diyeceğim o ki ilham rüzgarları eksik diye, manasız olmamalı bir hiçbir kelime. Böyle konuşmamalı şemsiye. yazılacak çok şiir var, çok hikaye. Daha yağacak çok yağmur var, Önümüz sonbahar, şemsiyeye selamlar. Ayrıca kimse okumuyor olur mu, biricik Ece şim okuyordur, ben okuyorum. bu sene yorum atamasam bile :S

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...