3 Aralık 2014 Çarşamba

Şemsiye 37 ( İkindi Uykusu )

   "Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah'a sığınırım!” 
    Bediüzzaman  Said Nursî

 Yaklaşık 1.5 yıldır bu düstur üzere yaşıyorum. Karl Marx nasıl din afyondur diyorsa  ben de siyasetin afyon olduğunu, insanların beyinlerini uyuşturduğunu düşünüyorum.  İnsanlar siyasi liderlerini o kadar  yüceltiyorlar ki onun  hata yapamayacağını her daim iyi olduğuna inanıyorlar. Düşünmüyorlar akletmiyorlar. Hayır  bir insan  nasıl bu kadar  körü körüne bağlanır anlayamıyorum. En yakın dostlar sırf siyasi görüş ayrılıkları yüzünden  kanlı bıçaklı oluyorlar şayet birbirlerine saygıları yoksa.
Bir diğer  mesele  ise muhalefet. Muhalefetin  yapması  gereken çirkeflik değil hataları  bulmak bunları düzeltmektir. Gördüğüm  ise gürültü  patırtının ortasında hakaret  nidaları. Haberleri  de izlemiyorum  bu yüzden. Başımı ağrıtıyor çünkü. Çünkü  moralimi bozuyor. Her kanal kendi görüşüne göre yansıtıyor birbirlerini kötülüyorlar.
Siyasete  karşı mıyım? Tabi ki  hayır. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bir devlet başkanıydı. Medine Şehir Devleti. Mekke'nin  fethi sonrası müşrikler perişan  olduklarını düşünürken Peygamberimiz  onlara güvende olacaklarının teminatını vermiştir. Biraz siyer veya İslam tarihi okumuş iseniz müşriklerin eziyetlerini bilirsiniz. Tüm bunlara rağmen onları affetmiş bir başkandır Hz. Muhammed. Nasıl  devlet başkanı olunur Peygamberimiz  bunu bize bizzat gösteriyor. Şimdi  ile kıyaslıyorum da  başa gelenler karşıt görüştekileri bu kadar  merhametle kucaklamazlardı.  Ne zaman ki bu nitelikte  bir devlet başkanı gelir o zaman siyasete sıcak bakarım. Öbür  türlüsü güç.
 Çok da İslami düşünmeyen topluluğu bir kenara bırakırsak mümin olarak yaşadığını iddia edenler birbirlerini tekfir etmekle meşguller. Yahu siz kardeştiniz hani?  Hani birliktiniz? Bilmem ne parti oy veren kafir de siz en hakiki Müslümansınız. Bunca kaosun içinde birlik olmak varken bu şekilde ayrılın sevgili  desinler  diye yaşayan kardeşlerim. Çok ilgilisiniz ya siyesetle. Mısır, Filistin sizden soruluyor ya. Hani neredesiniz şimdi? Râbia nidalarınız nerede? Bir hocam şöyle demişti geçen yıl Mısır olayları patlak verince: "Slagonla aldatmaktır Râbia; görselle uyutmak. Bu dinin sekülerleşmesidir." Daha güzel anlatılamazdı da. Bir takım aksesuarlar satılıyor Râbia işaretleri ile bezeli. Bunlardan kazanılan parayla öldürülüyor Müslümanlar. Müslümanı Müslümanın parasıyla öldürmek. İsrail de Amerika da bunu yıllardır yapıyor. Ben tam bunları düşünürken bugün derste, Müslümanları bir kimyasal atık olarak gördüklerini kendi ülkelerinde dahi öldürmediklerini, ellerini bile sürmeden bizi bize öldürttüklerini söyledi hocamız. Ne kadar aciz bir durum. Biz de hâlâ aldığımız afyonla uyuyalım. İyi uykular sevgili Müminler!

Hiç yorum yok:

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...