13 Kasım 2014 Perşembe

Şemsiye 35 ( Bir Gün Belki )

Bir şiir yazmışım dört yıl önce, henüz toyken. Tövbekâr Karanlıklar diye de bir başlık koymuşum. Hayır yani  neden o kadar karamsarmışım ki? Adımın zifiRi olduğuna şaşmamalı. :) Yeni bir şehir, yeni yüzler yeni acılar manasına geliyormuş o zamanlar. Gidip geçmişe isterdim ki başımı okşayayım ağlama diyeyim geçecek. Tövbekâr oldum da ne demek sevmeye, sevilmeye. Daha okulda geçmedi mi konusu; "Sevmek sevilmek insani bir ihtiyaç fakat aslolan bu sevgiyi Hakk'a yöneltmek." Sabret bu zamana gelince anlayacaksın hayatın bu tarz şımarık çocuk ağlamalarını kabul etmediğini. Kalk ayağa ben! Kalk daha kaç yaşındasın? 19! Hayatının baharındasın... Korkma çocuk. Korkma ve yürü, koş hatta. İnsanlar hiç de merhametli değil çünkü şu zamanda.
Geçmişe gidip kendime telkinde bulunamasam da artık değişti fikriyatım. Bu hayat kabul etmiyor acıyı. Ayakta durmak için daha çok duaya daha çok ibadete daha çok harekete ihtiyaç var. Harekette bereket varmış. Öyle çekilip de yorganın altına ağlamakla olmuyor. Başını dik tutmayanın ayakları çamura saplanıyor. Biliyorum, bir gün her şey çok güzel olacak. İşte bu benim başucu sözüm.. 

Tövbekâr oldum artık!
Sevmeye, sevilmeye.
Yağmur damlaları gecemin sessizliğini bozarken...
Her geçen gün, bir iz bırakıp gidiyordu benliğimden…
İflas etmişti gözyaşlarım.
Sisler altındaydı yaslarım.
Her bütün kopmuş, yarımlar bana kalmıştı.
Hasımlarım daha sık uğrar olmuştu.
Bir yanım eksikti ve ben korkuyordum.
Ne kadar bedbahtsam o kadar yalnızdım işte.
Yağmur damlaları kulağıma serinlik fısıldarken...
Karanlıktaki tek siluet gölgemdi.
Işıksız duvarlarda türlü oyunlar oynuyordu bana.
Yılgınlıklarım çoğalıyor, kaybolanlarım uzaklaşıyordu.
Ve ben korkuyordum...
Günümün zülüfleri uzuyor,
Gecemin gözlerini kapatıyordu.
Alaca idi artık gece.
Daha heybetli, daha korkunç...
Bıkkındım bense…
Bir tarafım yorgundu İstanbul gibi.
Diğer tarafım ise küçük bir çocuktu oyun sanan yaşamı…
Hayretlerimi uçurdum eski bir uçurtma ile
Gayretlerimi azık yaptım da yedim açlıktan kıvranırken.
Gidişlerim dönüşlerimi de götürdü yanında
Bir başınaydım gözlerimi açtığımda.
Ne dönebiliyordum artık ne de gidebiliyor.
Oyunun sonu geliyordu.
Üvey oyuncaklardı sarıldığım.
Islanırken saçlarım küskün yağmurlarda,
Korkuyordum...


Hiç yorum yok:

Şemsiye 85 ( Gökteki Sarı Balık 14)

YA TAHAMMÜL YA SEFER MUSTAFA KUTLU Tahammüllerimizle yaşıyoruz. Hayatımıza öyle yön veriyoruz. Tahammül etmediğimizde sefer kaçınılma...